Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınların dört temel karakteri, Anne, Dost, Amazon ve Mistik'tir.Erkek temel modellerindeki dört karakter ise Baba,Ebedi Çocuk, Savaşçı ve Filozoftur.
Gerçekler basit. Zor olan kabullenmek. Daha da zor olan, kabullenmenin önünü açacak imkan­ları değerlendirerek kendimizle yüzleşebilme cesaretini göstermek.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Sadece kendimizle ilgili bildiklerimizi biliyoruz. Ama bilinçaltımızda olan dehlizlerden, başkaları bizde gördüğü halde kendimizde göremediğimiz, söylense bile inkar etti­ğimiz kör noktalarımızdan habersiziz. Eğer görmeyi bilir­sek, yansıtma yoluyla kendimizi keşfetmenin acı-tatlı key­fini yaşarız. Ödülü ise yaşamı dolu dolu yaşamaktır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Bizde olan olumsuzlukları, eksiklikleri, hata­ları kendimizde görmeyip başkalarında görürüz. Gördükle­rimizden rahatsızlık duyar, onları yargılarız.
Sayfa 124Kitabı okudu
Mistik: Kolektif bilinçdışı ve bilinçaltı ile olan ilişkisi­ni bilir. Ama bunu ne reddeder ne de abartır. "Bilme" yete­ neğini yaratıcı, yararlı ve yol gösterici olarak kullanmayı bilir. Düşünce ve duygularını uyumlu hale getirip, mesajla­rını ulaştırabilmek için odaklanmayı ve üretken olmayı ba­şarır. Görünmeyeni ve bilinmeyi görünür ve bilinir kılar. Başkalarının psikolojik ihtiyaçlarına olağanüstü duyarlıdır. Bu konudaki yeteneğini "kendine özel" bir şey olarak sunmamaya özen gösterir.Mistik, kadın karakterleri içinde en zor anlaşılanıdır. Özellikle Mistik/Dost kendine yeterlik konusunda özel bir çaba göstermelidir. Dost: İlişki yaşamak ile ilgi göstermek arasındaki farkı ve insanlara bunu hissettirebilmeyi bilir. (Bu cümleyi an­cak gelişkin bir Dost anlayabilir). Daha şefkatli, daha az tutkulu olur. İlişkilerinde ilham verici ve geliştiricidir. Ne­yin ilişkiye ait, neyin olmadığını bilir. Dost/Mistik, Dost/Amazon'a göre daha aklı havada ve sorumsuz olarak algılanır. Kadın karakterlerinin en uçarısı olan Dost/Mistik, yaşamının sorumluluğunu almaya ve yaşam amacını belirlemeye öncelik vermelidir.
Hayatın ilk yarısında kendi karakterimizin özellikleri bizim için gerçeğin ta kendisidir. Başkaları nasıl düşünür­se düşünsün, kendi değerlerimizin, kendi prensiplerimizin, kendi önceliklerimizin "en doğru" olduğunu düşünürüz. İkinci yarıda, bizden çok farklı olan insanların özellik­ lerinin değerini bilmeye başlarız. Hatta hayatın akışı için­de zıttımız olan karakterin aktiviteleriyle geçirmek zorun­da olduğumuz birçok dönem yaşarız. Ama bu değerler ve aktiviteler bizim için doğal yaşanmaz. Eğer zıt karakterimizin değer ve aktiviteleriyle uzun sü­ re yaşamak zorunda kalırsak, stres, endişe, öfke, can sıkın­tısı yaşamaya başlarız. Kendimizi özümüzden kopmuş gi­bi hissederiz. Ne kadar olgunlaşırsak olgunlaşalım, zıt karakterimiz için doğal olan bir hayat bize doyum vermez. "Ben asla böyle bir hayat yaşamak istemem" dediğiniz hayattan keyif alan ne çok insan var, değil mi? Karakterimiz bizim "kaderimizdir".
Reklam
Olgunlaşmak, hayatın somut boyutunu, soyut boyutuy­ la birlikte algılayabilmektir. O zaman ürettiğimiz zaman­ların da, dinlendiğimiz zamanların da değerini biliriz. Bir işin sonuna kadar gitmekle, akıntıya karşı kürek çekmek arasındaki ayrımı yapabiliriz. Bağımlılık ya da bağımsızlık yerine hayatın karşılıklı bağlılık ilişkilerini kurma ve sürdürebilme yetisini kazanırız. Yalnız olmak ile tek başına olmak arasındaki farkı bili­ riz. Kendimizi yalnız hissetmeden tek başına olmanın ya­ratıcı doğurganlığından haz alırız. Başarının ve başarısızlı­ğın daima bir arada olduğunu kabul ederiz.
Kimi erkek, göremediği şefkat ve ilginin acısının bede­ lini kadınlara kötü ve baskıcı davranarak ödetmeye çalışır. Aslında bedel ödetmeyi istediği kişi annesidir. Hayatındaki kadınları "cezalandırırken" o, annesini cezalandırıyordur. Kimi erkek, çocukluğunda yeterince alamadığı ilgi ve şefkati bulabilmek için ideal anne arayışına girer. Bu erke­ğe idealindeki kadını tanımlaması söylendiğinde tüm ka­rakterlerin bileşimi olan bir kadını hayal eder. Ama öyle bir kadın yoktur. Ve arayış sürer.
Gölge, "bilinçli ego"nun, karanlıkta olan yüzüdür. Bir insanın bilinçli egosunun cinsiyeti vardır. Erkek ve dişi. Ben bir erkeksem, projeksiyon yaptığım kişi, kadın da olsa erkek de olsa benim bir erkek olarak karanlık ve geliş­memiş özelliklerimi bana yansıtır. Ben bir kadınsam, projeksiyon yaptığım kişi, kadın da olsa erkek de olsa benim bir kadın olarak karanlık ve geliş­memiş özelliklerimi bana yansıtır. Gölgemle yüzleştiğimde bu hiç hoşuma gitmez. Bende güvensizlik duygusu yaratır ve kendimi saldırıya uğramış hissederim. Çünkü gölgem, bana dünyaya sunduğum kişi­liğimin karanlık yüzünü fark ettirir.
Her şekilde, ister beyaz, ister siyah gölge olsun, gölgem bana kendime bakmamı söylüyor. O kişide gördüğüm özel­liğin onda olup olmamasına bakmaksızın dikkat etmem ge­reken iki nokta var: 1) Olumsuz tepkim bende olan ve düzeltmem gereken bir eksiklik olabilir. 2) Olumsuz tepkim, bende henüz olmayan ama gelişti­ rirsem beni zenginleştirecek olan olumlu özelliğimin ne ol­duğunun farkındalığını bana kazandırabilir.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.